Pek çok insan gerçek yaşından daha genç veya daha yaşlı hisseder kendisini. Bu ‘sübjektif yaş’ algısının beden ve ruh sağlığı üzerinde büyük etkisi olduğu düşünülüyor.
Pek çok insan gerçek yaşından daha genç veya daha yaşlı hisseder kendisini. Bu ‘sübjektif yaş’ algısının beden ve ruh sağlığı üzerinde büyük etkisi olduğu düşünülüyor.
Diyelim ki nüfus cüzdanınız yok; kendinizi ne yaşta hissediyorsanız o yaştasınız. Kaç yaşında olduğunuzu söylerdiniz?
Hepimiz stresi yaşarız ve bunu engelleyemeyiz. Stresle hergün yüzyüze olduğumuz için hepimiz belirsiz de olsa stresin ne olduğunu, fiziksel ve psikolojik sağlığımıza neler yapabileceği hakkında bilgimiz vardır. Fakat stresi tanımlamamız istendiğinde ne söyleyebiliriz? – Çalışma hayatının ve yaşamın gereklerinin neden olduğu psikolojik baskı- Bu çok sıradan bir cevaptır; bu cevap ne stresin ülsere nasıl neden olduğunu, bir kimsede depresyona neden olurken diğerinde ülsere veya kalp krizine nasıl neden olduğunu açıklar ve ne de stresin sıkıntı,
Kariyerleri duraksama noktasına getiren işyerinde bireysel stres faktörleri nelerdir? Konusunu detaylı bir şekilde açıklayacağız. Bu kaygı durumu kişilerin kariyerini, psikolojik ve fizyolojik sağlığına kötü etki ediyor. Onları daha iyi bir yaşama götürmek yerine daha kötü bir hayata doğru sürüklüyor. Stresin zararlı hakkında bilgi sahibi olmaya bakmalı ve stresi hayatınızdan çıkarmalısınız. Başlıca bireysel stres faktörleri ise şu şekildedir
Bebeklikten itibaren aile zamanının çocuk sağlığı ve hayata uyumundaki önemi görmezden geliniyor. Oysa tüm bu faktörler çocuğun geleceği, gelecekte olacağı kişiye etki ediyor. Birlikte geçirilen zaman artıkça çocuklar kendini daha önemli hissetmeye başlıyor. Ailenin çocuk ile birlikte geçirdiği zamanların faydası ise şu şekildedir:
Aile temelli terapi, yalnızca büyük yaşam sorunları ile başa çıkmalarına yardımcı olmakla kalmayıp aynı zamanda yaşamlarımızı yönetme şeklimize dönüşerek, daha sağlıklı topluluklara ve toplumlara neden olan değişim için güçlü bir modeldir. Nurçin KAYA
Modern zaman birçok tehditti beraberinde getirdi. Artan rekabet ile birlikte kişilik ve günlük yaşam sorunları: nevretikçiliğin Rolü yaşamlarda daha etkin bir şekilde rol oynamaya başladı. Nevrotik bireyler geçen zamanla birlikte normal davranışlarda bozulma yaşarlar. Kaygıyı gizleme isteği; yaşamına çok daha derinden etki etmeye başlar ve normal yaşam içinde faaliyet göstermekte zorluklar yaşarlar. Yaşadığı bu sorunlar; Titreme, terleme, baş dönmesi, nefes alma zorluğu, ishal, kalp çarpıntısı gibi birçok problemle kendini gösterebilir. Tedavisi oldukça önemlidir.
İnsanlar yaşadıklarına her zaman farklı reaksiyonlar gösterir. Kimi daha mücadeleci bir hale gelirken; kimi tamamen içine kapanabilir. Bu yüzden kimse yaşadıklarını birbiriyle kıyaslamamalıdır. Olumsuz yaşam olayları ve depresyon ve kaygı belirtileri konu olduğunda aradaki bağlantıyı çok rahat bir şekilde görebilirsiniz. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki yaşanılan olumsuz olaylardan en çok kadınlar etkileniyor. Kadınlar depresyona, kaygıya daha çok reaksiyon gösteriyor. Tüm bunlar bir araya gelerek yaygın anksiyeti meydana getiriyor.
Toplumda genel yanlış bir yargı var. Kişilerin kendi kendine konuşması deliliğin bir göstergesi olarak adlandırılıyor lakin sağlıklı olanın bu olduğunu biliyor muydunuz? Kendinizle yüksek sesle konuşmak neden iyi bir şeydir konusunu tüm detaylarıyla siz değerli takipçilerimize açıklayacağız. Tüm gün dış uyaranlardan onlarca farklı geri dönüş alıyorsunuz; bu geri dönüşler ister istemez hayatınıza etki ediyor lakin bu yeni çağda beyin kendini geliştirmek için mükemmel bir refleks geliştirmiş durumda. Kendi kendinizle yüksek sesle konuşmanın faydaları ise şu şekildedir:
